Uncertainty

Normally, we desire a sense of certainty regarding our lifestyles, daily affairs, and economic movements. One of the main functions of the state is to convey this sense of certainty to its citizens. There have been long periods of stability for many nations throughout history. This sense of certainty makes us feel that we have solid ground; on this ground we can preserve what we have and pursue more dreams. Our homes, jobs, and savings make us think we are in control of our lives and that we are safe.

The same feeling can be found in friendships, in one’s relationships with a community, and especially through faith in theistic religions. This means that many of the lifestyles we seek for ourselves, including our belief systems, provide us with firm rules and absolute truths, enabling us to resist anxiety. At the same time, conspiracy theories give us simple explanations for complex phenomena. Each of them is just the result of our expectation to see ahead in the future.

Continue reading Uncertainty

Sri Swami Satchidananda/The Yoga Sutras of Patanjali(Çevirmen : Şerife Günaydın Karaköse)


Sri Swami Satchidananda

(Çevirmen : Şerife Günaydın Karaköse)

Ayşe Sabuncu tarafından çeviri denetimi yapılmıştır🙏🏻

Tefekkür Bölümü-Samadhi Pada

Çevirmen Notu: Samadhi Pada: aydınlanma/bir olma süreci (Samadhi: insanların hala bedene bağlıyken ulaşabilecekleri ve onları gerçeklikle birleştiren en yüksek zihinsel konsantrasyon durumu)

Continue reading Sri Swami Satchidananda/The Yoga Sutras of Patanjali(Çevirmen : Şerife Günaydın Karaköse)

Perception

We were brought up by our parents for another kind of world which have long since disappeared. There is no point to react to new conditions with our old habits and our upbringing journey, to raise our children with the same patterns, and to take sides with opposing opinions on every subject. For a long time now we live in an age of other kinds of interactions. This is an age that calls us to the importance of thinking differently, displaying attitudes that fit the heart instead of taking refuge in reactions, and being proactive rather than passive. And above all it needs us to unite with nature again because we are just the cells of the Mother Earth.

Continue reading Perception

her şeyin teorisi

Ne mutlu bizlere ki eski zamanlarda yaşamış insanların tanıklık edemeyeceği, erişemeyeceği bilgilere kolayca ulaşabiliyoruz. İnternet sayesinde gezip görmeden bile deneyimleyebildiğimiz bu gezegendeki kültürler artık evrensel olarak dolaşabiliyor. Tüm çağlar boyu biriken medeniyetlerin bilgisi, deneyimi, bilgeliği ve yansıması artık hepimize açık.

Yaşadığımız dönemde farklı bakış açılarının hem yerel hem de tüm dünya üzerinde ifade edilmeyi hasretle beklediğini açık olarak hissedebiliyoruz. Genellikle birbirlerine karşı nefret temasıyla tepki gösteren dünya görüşlerinin karmaşıklığı hepimizin zihnini bulandırsa da artık herkes bir şekilde sesini duyurmak istiyor. Bu sadece siyasi sistemlerle ilgili de değil. Artık insanların varlık gösterdiği tüm alanlarda bu talep daha da güçleniyor.

Continue reading her şeyin teorisi

masallardan bilinçdışına açılan kapı

“Gerçek öyle bir şeydir ki; sadelikten ve sevgiden yoksun bir kişi hayatı boyunca onunla mücadele edebilirken, küçük bir çocuk onu kolayca anlayabilir.
Zaten eğer sizin gerçeğiniz bir çocukla paylaşılamıyorsa; o ne kadar gerçektir?
Sonsuzluğun gözünde, bir bebek ve dünyanın en bilge kişisi arasındaki boşluk ne kadar da az?”

-Esther De Waal

Masallar evrensel gerçeklerin şekerden yapılmış evleridir. Binlerce yıldır farklı cümlelerle anlatılan zamansız hikayelerin dünyasını gerçekçi bulmaz, naif olduğu için eleştirebilir, cinsiyetçilik vb. konularla ilgili suçlayabiliriz ancak ”Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken”li bir dünyaya kapılar açan masalların edebiyata dayalı zeminden daha öte bir gerçekliğe ait olduğunu görmezden gelemeyiz.

Continue reading masallardan bilinçdışına açılan kapı

evrimsel düşünceler

On sekizinci yüzyılda Georges-Louis Leclerc Comte de Buffon ve diğer doğa bilimciler, hayatın yaratılıştan bu yana sabitlenmemiş olabileceğini düşünmeye başladılar. 1700’lerin sonunda paleontologlar, değişmeyen bir dünya ile çelişen keşifler yaptılar. 1801 yılına gelindiğinde ise Jean-Baptiste Lamarck büyük bir adım attı ve “evrim teorisini” ortaya çıkardı. Kariyerine bir botanikçi olarak başlayan Lamarck zamanının çok ilerisinde bir insandı. Onun yaşadığı dönemdeki teolojik baskı düşünülürse; Lamarck’ın kendi teorisindeki teolojik unsurlara rağmen ne kadar ilerici olduğu da anlaşılabilir. Bu aydın bilim insanı fikirleri nedeni ile öylesine dışlandı ki 1829 yılında yoksulluk içinde hayata veda etti. Ancak evrim kavramı onunla birlikte ölmedi. Fransız doğa bilimci Geoffroy St. Hilaire, 1820’lerde evrimsel değişimin başka bir versiyonunu savunacak ve İngiliz yazar Robert Chambers, 1844’te ‘Doğal Bir Yaratılışın İzleri’ ni yazacaktı. 1859’da ise Charles Darwin Türlerin Kökeni’ni yayınlayacaktı. Günümüzde sadece Darwin’in teorisi bilimsel olarak değerli bulunsa da Lamarck; karanlıkta bırakılamayacak kadar önemli bir yere sahip olmalıdır.

Continue reading evrimsel düşünceler

gölgeleri yansıtan sürrealizm

Birinci Dünya Savaşı’nın dünyada yarattığı psikoloji; materyalist ve milliyetçi zihinlere karşı hızlı bir cevap üretme gücünü de beraberinde getirdi. İlk kez İsviçre’de olmak üzere birçok yerde etkisini göstermeye başlayan ‘Dada Hareketi’nin gelişmiş bir versiyonu olan ‘Sürrealizm’; bu cevapları vermeye çalışan bir yaklaşım olarak ortaya çıktı.

Freud’un psikanalizle ilgili çalışmalarının takipçisi olan öncül Dadaist Andre Breton; 1924 yılında yazdığı “Sürrealist Manifesto” ile sürrealizmi; “kişinin, zihnin gerçek işleyişini sözlü, yazılı veya başka bir yöntemle ifade etmeyi amaçladığı saf psişik otomatizm” olarak tanımladı. Gerçek aklın bu şekilde ifade buluşunun merkezinde, rüyalar ve yönlendirilmemiş düşünceler vardı. Breton’a göre sürrealizm; estetik ya da ahlaki hiçbir mecburiyet ile bağlı kalamazdı. Sanatçı yaratmakta olduğu sanat eserinin bilinçli kontrolünden vazgeçmeli ve anti-estetik bir yerden beslenmeliydi. Breton; rasyonel düşüncenin dünyanın sorunları için hatalı bir yaklaşım olduğuna ve değişimin kalıcılığının ancak zihin yoluyla gerçekleşebileceğine yürekten inanan biriydi ve manifestosu ile nesneler, semboller ve görüntüler gibi sıradan şeylerin bilinçdışı ile yaratıldığında ve görüntülendiğinde önemli bir anlama sahip olabileceği fikrine güveni tamdı.

Continue reading gölgeleri yansıtan sürrealizm

ritmik yaratımın efendisi-wong kar-wai

“Çoğu zaman insanlar yanıt vermek için film çekerler, bense filmlerimde sadece soru soruyorum.”
Wong Kar-Wai

Romantizmin kana bulanmış trajedisini, komedinin tersten anlatımını, cesur ve güçlü bir yabancılaşma temasını izlemek istediğimizde Wong Kar-Wai sinemasını tercih etmemek mümkün değildir. Gösterişli ve şehvetli görselleri, mükemmel müzikleri ve duygusallığı ile kendisini çağdaş sinemanın belirleyici yönetmenlerinden biri olarak kanıtlayan Kar-Wai; büyüleyen ve şiirsel ruh halleri sunan bir gösteri hediye eder bizlere her filmiyle. Son derece etkili olan bu sanatçının eşsiz ve hüzünlü dünyası, içimizdeki bambaşka dünyalara da kapılar açar.

Continue reading ritmik yaratımın efendisi-wong kar-wai

rİlke’nİn İçİndekİ tohumlar

“… Size kimse öğüt veremez, hiç kimse de bir yardımda bulunamaz. Yalnız bir tek yol vardır: İçinize dönün. Size “yaz” diyen nedeni araştırın. Köklerini yüreğinizin derinliklerine dal budak salıyor mu, buna bakın. Yazmanız yasak edilince artık yaşayamayacak mısınız? Bunu söyleyin. En çok da gecenin en sessiz bir anında yazmalıyı mıyım, diye kendi kendinize sorun. Buna içinizin derinliklerinden bir karşılık çıkarmaya çalışın. Eğer… bütün gücünüzle sadece yazmalıyım, diyebiliyorsanız o zaman yaşamanızı bu ihtiyacınıza göre kurun.”

-Rainer M. Rilke, Genç Bir Şaire Mektuplar

Temel dilbilgisi kurallarıyla oyunlar oynayan şairleri seviyorsanız, Rainer Maria Rilke’nin şiirleri sizin için eşsiz bir hazine alanı olacaktır. Onun muazzam şiir dünyasında gezinmek; isimlerin fiil ve fiillerin isimlere dönüştüğü ve aslında soyutlamaları iletme amacı taşıyan kelimelerin somut imgeler sunmak için kullanıldığı, tekil somut anlam ifade eden kelimelerin ise genişletildiği ve geliştirildiği bir yolculuktur.

Continue reading rİlke’nİn İçİndekİ tohumlar

Zamana Bir Bakış

Hepimiz ona aşinayız fakat zamanı tanımlamak ve anlamak, onun ne olduğunu çözmemizi sağlayamıyor. Sorunun nihai veya objektif bir cevabı ne yazık ki fizikçiler tarafından dahi bulunmuş değil ancak buna rağmen bizler için zamanı bağlamlara göre yani fiziksel, biyolojik ve nörolojik perspektifler açısından kavrayabilmek mümkün olabiliyor;Fiziksel zaman perspektifine göre zamanı temelde saatlerle ölçeriz. Aynı bakış açısından Einstein’ın görelilik teorisinde açıklandığı gibi evrenin dokusunun bir parçası olarak da zaman vardır ve son olarak, bir kuantum sisteminin evrimini yöneten de zamandır. Saatlerle ölçebileceğimiz “nesnel” zamanın fizik alanında yapılmış net bir tanımı dahi vardır; Bir saniye, sezyum 133 atomunun iki seviyesi arasındaki geçişin ürettiği radyasyonun 9,192,631,770 döngüsü sırasında geçen süredir.

Continue reading Zamana Bir Bakış

In us, between us…